A KATMANI [A-Horizon] Organik madde bakımından zengin yüzey toprağı.

A-AĞIRLIKLI SES DÜZEYI [A-Weighted sound level] İnsan kulağının daha kolaylıkla işitebileceği orta frekanslara daha fazla ağırlık veren, ses basınç düzeylerinin ölçülmesi yöntemi. A- Ölçekli ses düzeyleri dB(A) olarak yazılır.

ABS 1. Alkil benzen sulfonat: deterjanlara eklenen, biyo­bozulmaya dirençli, kararlı bir yüzey aktif madde. 2. Akrilonitril-butadien-stiren (bir tür plastik madde).

ACI SU [Brackish] Hafif tuzlu su.

AÇIGA ÇÖP DÖKME [Open dumping] Atıkların rahatsız edici kokulara, su, toprak ve hava kirliliğine yol açacak biçimde açık alanlara dökülmesi.

AÇIK ALAN [Open space] Ya imar görmemiş ya da konutlardan ve diğer yapılardan nispeten arınmış toprak parçası; insanın faaliyet gösterdiği çevrenin karşıtı olan arazi de bu kavrama dâhildir.

AÇIK BOŞALTIM [Outfall] İşlem görmüş yâda görmemiş atık suyu ya da diğer sıvı atıkları doğrudan doğruya alıcı ortama ileten taşıyıcı ya da boru hattı.

AÇIK MADEN OCAĞI İŞLETMECİLİGİ [Open-cast mining = Strip mining] Kömürün yâda diğer madenlerin sığ derinliklerden toprağın ve kayanın üst katmanı kaldırılarak çıkarılması. Yüzey madenciliği olarak da adlandırılır.

AÇIK YAKMA [Open burning] Atık miktarını (hacmini) azaltmak amacıyla çöplük alanlarında yakılması işlemi.

ADİYABATİK SAPMA ORANI (Adiabatic lapse rate) Yüksekliğin artması ile bağlantılı olarak ısıdaki düşme (sapma) oranı.

ADSORPSİYON (Adsorption) Moleküllerin katı yüzeylere tutunması.

AEROBİK (Aerobic) Serbest oksijenin varlığında yaşayan ya da aktif olabilen organizma; suda çözünmüş oksijenin oksitleyici olarak hareket ettiği durum.

AEROBİK AYRIŞMA (Aerobic decomposition) Havalı koşullarda faaliyet gösteren mikroorganizmalar veya mantarların organik maddeleri ayrıştırmaları.

AEROSOL (Aerosol) Havada asılı parçacık biçiminde madde; sıvı maddeleri püskürten basınçlı kap.

AFET ALANLARI (Hazardous areas) Deprem, heyelan, çığ, orman yangını ve taşkın gibi doğal afetlere yatkın alanlar.

AĞIR METALLER (Heavy metals) Kurşun, cıva, çinko v.b. gibi çevre açısından tehlikeli nitelik taşıyan metaller.

AĞIRLIKSAL AKIŞ (Gravity flow) Aşınmayı ve aşırı basıncı önleyecek azami hızda kesintisiz akışa olanak sağlamak amacıyla belirli bir asgari eğimle yerleştirilmiş borulara sahip arıtma ve su sağlama sistemindeki sıvı akışı.

[Active ingredient ]Aktif bileşen.

AKIŞKAN ATIK [Effluent] Evsel veya endüstriyel işlemlerden kaynaklanan, arıtım öncesi ya da sonrası çevreye bırakılan sıvı atıklar.

AKIŞKAN YATAK [Fluidized bed] İçinden hava ya da bir gaz üflenen ince parçacıklardan oluşan katı madde yatağı. Üflenen hava ya da gazın denetimi katı maddenin bir sıvı gibi davranmasına yöneliktir.

AKIŞKAN YATAK YANMASI [Fluidized bed combustion] Sıvı yakıt ya da küçük kömürün sıvılaştırılmış yatakta yakılması. Bu süreç daha düşük ısıda yanmanın oluşmasını sağladığından, daha az miktarda nitrojen oksit üretimine yol açtığı gibi, sürece kireçtaşı ilavesi ile de kükürt oksitlerin yatak içinde oluşmayarak atmosfere atılması olanağını ortadan kaldırır.

AKIŞKANLIK (KIVAM) [Viscosity] Sıvının akış hızını belirleyen özelliği.

AKİFER [Aquifer] Suyun çok uzak mesafelere gitmesini sağlayan, yeraltı sularını pınarlara ve kuyulara ileten gözenekli toprak yada jeolojik oluşum.

AKTİF ÇAMUR SÜRECİ [Activated sludge process] Atık su arıtma tesislerinde kullanılan, aerobik biyolojik arıtma süreci.

AKTİF KARBON [ Activated carbon ] Endüstriyel baca gazlarından kaynaklanan kokuların ve zehirli maddelerin giderilmesine yönelik adsorbsiyon sürecinde kullanılan madde.

AKUSTİK ÇEVRE [ Acoustical environment] Belli bir ses kaynağını kuşatan çevre.

ALBEDO [Albedo] Yeryüzünün güneş ışığını yansıtma yüzdesi. Havadan alınan bir örnekteki katıların yansıtıcı niteliğiyle ilgili bir ölçü.

ALÇAK ARAZİLER [ Bottom lands] Bir akarsu kanalına bitişik ve ondan biraz yüksek arazi.

ALD [ Approximate lethal dose ] Yaklaşık öldürücü doz.

ALDRİN [Aldrin] Özellikle DDT'ye dirençli zararlılara karşı etkili olan, klorlu hidrokarbon pestisit.

ALERJİ YAPICILAR [Allergenics] Alerjiye yol açan maddeler.

ALFA RADYASYON [Alpha radiation] Nispeten düşük bir nüfuz gücüne sahip radyasyon. Bk. Beta radyasyon, Gamma radyasyon.

ALICI [ Receptor ] Kirlilikten dolayı belirli risklere maruz bulunan canlı ya da cansız nesne.

ALICI SULAR [Receiving waters] İşlemden geçirdikten sonra sıvı ya da katı kirleticilerin içine boşaltıldığı su oluşumları.

ALINTI [Borrow] Bir başka alanda dolgu malzemesi olarak kullanılmak üzere bir yerden (alandan) kazılıp alınan malzeme.

ALIŞMA [Acclimatization] Canlı bir organizmanın yeni bir çevreye alışma ya da o çevreye dayanıklı hale gelme süreci.

AMONYAK [Ammonia] Endüstriyel süreçlerde ve gübre üretiminde kullanılan zehirli, tahriş edici gaz.

AMONYAKLAMA [Ammonification] Nitratların ve nitritlerin bakterilerce amonyum bileşiklerine indirgenmesi.

AMONYAKLAYICI BAKTERİLER [Ammonifying bacteria] Atık sularda veya katı atıklarda amonyak açığa çıkaran bakteriler.

ANA KANAL [Main sewer] Büyük bir bölge için kolektör işlevi gören lağım kanalı.

ANA KAYA [Bedrock] Toprağın altında bulunan yekpare kaya

ANAEROBiK [Anaerobic] Serbest oksijenin bulunmadığı koşullarda yaşama ve büyüme yeteneğine sahip organizma; serbest oksijenin bulunmadığı koşullar.

ANAEROBİK AYRIŞMA [Anaerobic decomposition] Havanın bulunmadığı koşullarda faaliyet gösteren mikroorganizmaların organik maddeleri ayrıştırması.

ANAEROBİK ÇÜRÜME [Anaerobic digestion] Organik yükü yüksek atık suyun havasız koşullarda arıtılması süreci. Tarım toprağında kullanılmasını sağlamak için bazı organik atıkların pis kokusunun giderilmesi süreci.

ANC [Acid-neutralizing capacity ] Asit etkisizleştirme kapasitesi.

ANHİDRİK [Anhydrous]Susuz.

ANOKSİYA [Anoxia]Oksijen yetersizliği.

ANTAGONİSTİK ETKİ [Antagonistic effect] Ters sinerjistik etki. Bileşkenin birimlerinin her birine göre daha az etkili olması.

ANTİMİKROBİYAL [Antimicrobial] Mikrobiyal büyümeyi önleyen kimyasal ya da biyolojik maddeler.

AOM [Active organic matter] Aktif organik madde.

ARITMA [Treatment] Atık su veya gazların kirleticilerden temizlenmesi işlemlerinin tümü.

ARL [Annual release limit]Yıllık boşaltma sınırı.

ARTMA [Accretion ] Cansız maddenin dış yüzeyine doğal etkilerle çeşitli maddelerin eklenmesiyle oluşan büyüme süreci.

ASBEST KİRLİLIGİ [Asbestos pollution] Çimento sanayiin­den ve otomobillerdeki fren balatalarının aşınmasından kaynaklanan emisyonların yol açtığı asbest kaynaklı hava kirliliği.

ASİDOFILİK [Acidophilic] Asitte yada asitli koşullarda yaşayan.

ASIT TORTULLANMASI [Acid deposition] Normal düzey­lerden daha fazla asidite taşıyan yağışla toprak veya yüzey sularında pH azalması ve asitleşme. Bk. ASİT YAGMURU.

ASİT YAĞMURU [Acid rain] Esas olarak. Sanayi tesis­lerinden, konutların ısıtılmasından ve otomobillerden kaynaklanan, sülfür ve azot oksitleri içeren su buharı emisyonlarının yol açtığı asit çökelmesi.

ASİTLENME [Acidification] Toprağın ve suyun asitli emisyonlarla kirlenmesi.

ASİTLİ TEMİZLEYICİ [Acid pickles] Metalyüzeyleri temizlemek için kullanılan endüstriyel atık su.

ASİTLİLİK PROFİLİ [Acidity profile] Belirli bir yerdeki değişen asitlilik düzeylerinin, geçmiş eğilimleri de gösteren kayıdı.

ASKIDA KATI MADDE [SS=Suspended solidsJ Suda ve lağım suyunda bulunan, yaklaşık ı mikron büyüklüğünde veya daha büyük olmakla birlikte, sözgelimi kum tanesinden daha küçük katıları ifade etmek için kullanılan terim.

AŞINMA [Abrasion]Yüzeylerin çeşitli nedenlerle aşınması.

AŞINMA (PASLANMA) [Corrosion] Genellikle kimyasal etkiyle, bir maddede zamanla oluşan yıpranma. Aşınmaya yol açan etki maddeleri içinde en çok bilinenleri sülfür oksitleri ve klor, fluor vb. bileşikleridir.

ATIĞIN YENİDEN İŞLENMESI [Waste recycling] Yeniden kullanmak amacıyla atık maddelerin toplanması ve işleme tabi tutulması; kâğıdın, camın, alüminyum un ve plastiğin yeniden işlenmesi gibi.

ATIK [Waste] çevre de başkalaşmaya yol açacak miktarda çevreye boşaltılan, sıvı, katı, gaz ya da radyoaktif istenmeyen her tür madde.

ATIK GÖMME [Landfill] Atığın toprak katmanları arasına gömülmesinden ibaret, katı atık tasfiyesinin en yaygın yöntemi; Atıkların gömüldüğü çukur.

ATIK ISISI [Waste heat] Özellikle nükleer enerji santrallerince çevreye bırakılan kullanılmamış ısı.

ATIK KOLU [Waste stream ] çevreye boşaltılan ve işleme tabi tutulması gereken sıvı ve katı atıkların miktarı.

ATıK ÖZÜMLEMESi [Waste assimilation] Doğal bir kaynağın boşaltılan atıkları özümleyerek kendi kendisini temizleyebilmesi.

ATIK SU [Wastewater] Konutların pissu ve lağım sularından, endüstriyel sıvı atıklardan ve sel sularından kaynaklanan sıvı atık.

ATIK SU YÖNETiMi [Wastewater management] insan sağlığını ve çevreyi korumak amacıyla, atık suyun izlenmesi, işlenmesi ve tasfiyesiyle ile ilgili sistemler geliştirilmesi ve uygulanması.

ATIK TAŞıNMASı [Handling] Sıvı ve katı atıkların toplanması ve nakli.

ATIK YAKIMI [Incineration] Yanabilen atıkların denetimli biçimde yakılarak zararsız bir kalıntı haline getirilmesi işlemi. Atık hacmi bu yolla yüzde 80-90 azalmış olur.

ATIK YÜKÜ TAHSSİSİ ÇALIŞMASI [Waste load allocation study] Bir akarsuya boşaltılabilecek, özümsenebilir toplam azami günlük atık yükünü belirlemek için yapılan çalışma.

ATMOSFER KiRLiLiĞi [Atmospheric pollution] Temelde insan faaliyetlerinin sonucu olarak, doğrudan doğruya atmosfere verilen yada atmosferde kimyasal tepkimeler sonucu oluşan gaz ve partikül maddelerin yol açtığı kirlilik oranı.

ATMOSFER BULANIKLIĞI (TOZLULUGU) [Atmospheric turbidity; dustiness] Belli bir yerin havasındaki yoğunlaşmış toz parçacıkları.

ATMOSFERİK SAPMA ORANI [Atmospheric lapse rate] Atmosferin alt tabakasında yüksekliğin artması ile oluşan ısı düşmesi oranı.

ATOM ENERJİSİ [Atomic energy] Nükleer tepkime sırasında serbest kalan enerji. Nükleer enerji.

ATOMİK SOĞURMA SPEKTROGRAFİSİ [AAS=Atomic absorption spectrography] Bir sıvı karışımındaki metal miktarlarını saptayan analiz yöntemi.

AYRIŞTIRICILAR [Decomposers] Biyolojik bozulma yaratan, bakteriler ve mantarlar gibi ayrıştırıcı organizmalar.

AZALTMA [Abatement] Kirlilik düzeyini düşürmek için uygulanan yöntem.

AZAMİ TALEP DÖNEMİ [Peak demand period] Bir kamu kuruluşunun ya da topluluğa hizmet veren herhangi bir sistemin en fazla hizmet talebiyle karşılaştığı dönem.

AZAMİLEŞTİRME [Maximization] Atık oluşturmadan kaçınma, buna karşılık kaynaklardan gerçekleştirilen üretimin niceliğini ve niteliğini arttırma çalışmalarını içeren koruma önlemi.

AZGELİŞMİŞ ALAN [Depressed area] Ekonomik ve fiziksel gerileme gösteren bölge.

AZOT DÖNGÜSÜ [ Nitrogen cycle] Atmosferdeki azotun bitkiler tarafından özümlenmesi, sonra topraktan geçerek atmosfere dönmesi süreci. Azot, proteinlerin önemli bir bileşenidir ve bu nedenle hem bitkiler hem de hayvanlar için gereklidir.

AZOT OKSİT [Nitric oxide] Yanmadan oluşan, Havaya bırakılınca zehirli hale gelen kirletici madde.